"PARS, uyuşturucu trafiğini en iyi anlatan film olacak"

"PARS, uyuşturucu trafiğini en iyi anlatan film olacak"

Yönetmen-yapımcı Osman Sınav, uyuşturucu trafiği üzerine ekimde çekimlerine başlayacağı filmi önce Haftalık dergisine anlattı. Bir ünlü yazar ile senaryosunu yazdığı filmin de müjdesini verdi. İşte yabancı basının da yakından takip ettiği o ünlü kadın yazar...


Neslihan AKDAŞ / HAFTALIK

Süper Baba, Deliyürek, Kurtlar Vadisi ve Acı Hayat gibi Türk televizyon tarihinin iddialı dizilerine imza atan Osman Sınav, Ekim ayının ortasında başlayacağı "Pars" isimli yeni filmini ilk kez Haftalık'a anlattı.

"Diziler çoluk çocuğumuzu ne kadar etkisi altına alır", "Televizyonda izlediği bir sahneden sonra delikanlı, sokağa çıkıp da kendisine yüz vermeyen genç kızı kurşunlar mı" ya da "Sokaktaki şiddetle diziler ve sinema arasında ne kadar bağ vardır"... Geçen yayın döneminde sık sık tartışıldı bu konular. Birçokları Kurtlar Vadisi, Acı Hayat gibi dizileri hedef gösterdi toplumdaki şiddet olaylarını tartışırken. Yapımcılar, TV yöneticileri, reklamverenler karşı karşıya getirildi. Adı geçen iki dizinin de arkasında Osman Sınav vardı. Sınav, çok da konuşmadı o dönem. Yeni yayın dönemi başlarken, kapısını çaldık; hem geçmişi temize çekelim, hem de yeni projelerini konuşalım istedik. Biraz öfkeliydi. Kendilerinin 'günah keçisi' gösterildiğinı sık sık vurguladı. "Şiddetin kaynağında TV dizileri yoktur" diye yineledi. Ama bize anlatmak istediği bir başka konu daha vardı. "Pars" isimli, 15 Ekim'de çekmeye başlayacağı yeni filmi... Diğer yandan romancı Elif Şafak'la birlikte senaryosunu yazdığı bir diğer filmine dair de küçük ayrıntılar verdi.

- Osman Sınav'ın Acı Hayat'tan sonra sesini çok da duymadık. Tahminimizce yeni projeleriniz var, değil mi?
Evet, yeni bir film hazırlığındayız. 15 Ekim'de çekimlerine başlıyoruz. Şubat ortasında vizyona girecek. Bir polisiye film yapıyorum. Bunun oturduğu üç ayaktan biri polis, bir diğer ayağı uyuşturucu mafyası, bir diğer ayağı da okullarda uyuşturucu satışı.
- Bu konuyu seçmenizdeki sebep nedir?
Geçen sene okullarda uyuşturucu konusu çok konuşuldu, çok yazıldı; günah keçileri yarattık.
- "Günah keçileri" sözüyle kimleri kastediyorsunuz?
Siz de biliyorsunuz kimler olduğunu. Şiddeti özendirdiği iddia edilen bazı diziler hedef gösterildi. Şiddetin kaynakları vardır. Ben bu kaynaklardan birinin öyküsünü filme çekeceğim. Zaten uzun süredir bir polisiye yapmak istiyordum, geçen yıl liselerde çoğalan olaylar bu projeyi hızlandırmamı sağladı. Deliyürek bir halk kahramanı hikayesiydi; ben bunu 4 yıl boyunca söyledim. Dadaloğlu, Köroğlu gibi ya da İngilizler'in Robin Hood'u gibi halk kahramanı geleneği vardır. Adaletin olmadığı yerde, halk, adalet talebini böyle bir kahramanla telafi etmeye çalışır. Arasından bir kahraman çıkarır. Ama Deliyürek'e mafya dendi. Halk bunu doğru okudu, yalnızca entelektüeller böyle görmek istemedi. Sonra dedim ki; "Bakın ben size mafyayı anlatayım. Mafya böyle olmaz" dedim ve "Bu bir mafya dizisidir" sloganıyla Kurtlar Vadisi'ni çekmeye başladım. Onun üst başlığı neydi: "Türkiye'de milli gelirin yarısı, bizim adına Kurtlar Vadisi dediğimiz karanlık ve puslu bir vadiden geçiyor ve vergilendiriliyor. Bu, bu ülkede yaşayan her masum vatandaşa kesilmiş toplumsal bir haraçtır." Ve Kurtlar Vadisi'nden sonra kıyamet koptu, iyi de oldu.
- Sanki bir Osman Sınav üçlemesi gibi... Deliyürek'te bir halk kahramanını anlattınız; yanlış anlaşıldı diyerek "gerçek mafya böyle olur" diye Kurtlar Vadisi'ni çektiniz. Şimdi biraz da "şiddetin kaynakları diziler değildir"i göstermek için bu filmi çekmeye koyuldunuz...
Evet, bir bakıma bir üçleme olarak bakabiliriz. Bir de bugüne kadar bir polis kahraman üzerine bir çalışma yapmadım. Türkiye'de ciddi bir polisiye de yok. Evet, polisiye dizileri yapılıyor ama onlar bu anlamda polisiyeler değil. Bu ülkede ciddi anlamda uyuşturucu problemi var. Ben de çocuklarım için korkuyorum.
- Şiddete özendiren diziler olarak hep sizin de içinde yer aldığınız projeler gösterildi; Acı Hayat ve Kurtlar Vadisi. Bu film için mutlaka şu da yazılacaktır: Osman Sınav, okullarda uyuşturucuyla mücadele fimi çekerek günah çıkarmaya çalışıyor...
Ne alakası var. Osman Sınav günah falan çıkarmıyor, tam aksine sorunun üzerine gidiyor. Ben sadece yapılması gerekeni yapıyorum. Ben bir yönetmenim, yapımcıyım. Toplumda ne görüyorsam onun üzerine gidiyorum.
- Bu filmin hazırlıkları ne kadar sürdü?
Üç aydır ciddi bir şekilde araştırıyorum. İstanbul Emniyeti'nden Narkotik Şube'ye kadar birçok kurumun müdürü bize yardım etti. Gerçek anlamda bir narkotik üzerine polisiye film çekiyoruz. Uluslararası bağlantısından sokaktaki çetesine kadar bu sistem nasıl çalışıyor, hepsini araştırdık. Benim için bunun özel tarafı okullarda uyuşturucu meselesine bir fokus yapmak.
- Oyuncularınız belli oldu mu?
Casting çalışmasına devam ediyoruz. Mehmet Kurtuluş, başrol oyuncularımızdan biri olacak. Erkek polis kahramanımızı canlandıracak. Bir kadın polis kahramanız ve bir de öğretmen kahramanımız olacak.
- Filmin adı "Pars". Bunun öyküsünü anlatır mısınız?
Pars, narkotik polisin amblemidir. Pars, karanlıkta bile görebilen, gözleri keskin, avına son derece sessiz yaklaşan, tek bir hamlede avını bitiren bir hayvandır. Bizim baş karakterimizde buna benziyor biraz. Daha fazla ayrıntı vermeyeyim.


ELİF ŞAFAK'LA BİR SENARYO YAZIYORUZ
Elif Şafak'la birlikte bir senaryo yazıyoruz; ilk yazımı bitti. Bir aşk filmi olacak. Biraz sert bir aşk filmi... Ex ve seksten sonraki aşkı arayacağız. Romeo ve Juliet, Batı'nın aşk hikayelerinin en doruk noktasıdır; Leyla ile Mecnun da Doğu'nun. İkisinin de ortak noktaları kavuşamamaktır. İkisinin de hikayeleri birbirine çok benzemektedir. Çünkü aşk, insanları hangi dilden, hangi ırktan olursa olsun en ortak noktasıdır. Her insan aşk yaşar. Fakat şimdi modern dünyada sevgililer çok kolay kavuşuyor. Peki o zaman aşk yok mu oluyor? Yoo, hayır yok olmuyor. Bu film ancak bir yıl sonra çekmeye başlarız.

GÜNAH KEÇİLERİNİ KOVALAMAK
BİZİ KURTARIR MI?
Haşmet Babaoğlu'nun 2 Haziran 2006'da Vatan'da "Günah keçilerini kovalamak bizi kurtarır mı?" başlıklı yazısının tamamının altına imzamı atarım. Bakın o yazıda ne diyor; "Bugüne kadar yapılan ciddi bilimsel araştırmalar sokaktaki şiddetle sinema ve televizyondaki şiddet arasında doğrudan ve "tetikleyici" bir bağın olmadığını ortaya koyuyor. Bu bir yana, "4 yaşındaki oğlum Kurtlar Vadisi ve Acı Hayat fanatiğiydi, o yüzden eline silahı alıp kardeşini vurdu" açıklamaları yapan ebeveynleri ciddiye almak ya saflıktır ya da kimbilir hangi maksatla popüler bir histerinin ateşine benzin dökmektir."

kaynak:medyatava

0 yorum: