Osman Sınav: "Beni Ülkücü Yapan ruha İnanıyorum"

"12 Eylül'deki ilk idamlarda, açıklamalarda gördüm ki birileri bizleri değişik renklerde bir balon gibi üflüyor ve zamanı gelince de patlıyor. Ondan sonra siyaset duygusunu yitirdim; politik tavır veya ideolojinin dışına çıkmaya karar verdim."



Yönetmen Osman Sınav'ın küçük oğlu Mehmet Kenan, ona Galatasaraylı Berkant'ın imzalı formasını vereceğimi söylediğim andan itibaren bir an bile yanımdan ayrılmadığı gibi, Radikal'in (ve hatta benim) iyi bir okuru olduğunu bile söyledi. Sırf formayı ona yollamam için. Her insanın zayıf bir tarafı var işte; mecburen vereceğim.

Babası ise biz uzun uzun sohbet ederken gerçekten de eve her gün Radikal girdiğini söyledi. Sormadan edemedim: Bir Ülkücü için 'normal' bir şey miydi bu? "Bazen çelişiyoruz," dedi, "Ama çelişme noktalarını da görüp kendi düşüncemi ve yorumumu test etmiş oluyorum." Onun elbette ki benden bir forma beklentisi yoktu.

Yanında yer almayabilirsiniz, ama Osman Sınav, bir sinerji yaratmak peşinde olduğu iddiasında çok samimi görünüyor. Belki de bu yüzden uzun uzun, rahat rahat konuşabildik.

Ayrılırken, "Köşe yazarlarına bir 'pazar yazısı' daha çıktı," dedim kendi kendime: İmam Hatip mezunu DJ'den sonra, imamın sinemacı olan oğlunun öyküsü.





Soru: Televizyon dizilerine ilk kez Süper Baba'yla başlamıştınız. Nasıl uysal, mutlu bir diziydi. Sonra silahlara, derin devlete, mafyaya daldınız. Nasıl bir geçiş oldu bu, yoksa hep içinizde mi vardı?

Osman Sınav: Süper Baba öncesinde TRT'ye yaptığım roman ya da hikaye uyarlamaları var. Aşk hikayeleridir çoğunlukla. Ama herhalde Türkiye'nin durumundan... Bir yerde toplumsal bir provokasyon hissettiğim zaman çok huzursuz oluyorum. Kendimle çok barışığım, hiçbir karşı görüşten rahatsızlık duymam ama provokasyon beni çok rahatsız eder. Çünkü bunları 70'lerde çok yaşadık.



Soru: Deli Yürek sizin işlerin nasıl halledilmesi gerektiğine dair görüşünüz olabilir mi?

Osman Sınav: Onlar var tabii ki. Ana kuruluşu itibarıyla yüzde yüz benim katıldığım ve olması gerektiğine inandığım bir duruş şekli.



Soru: Seviyor musunuz kahramanlıkları?

Osman Sınav: Seviyorum, ama tabii ki keşke kahramanlıklara ihtiyaç duyulmayan bir ülke haline gelsek. Çünkü tam demokratik ülkelerde kahramanlara ihtiyaç duyulmaz. Ama buna rağmen kahramanlık duygusunun yitirilmemesi gerektiğini düşünüyorum.



Soru: Deli Yürek'i entelektüellerdense halk beğendi daha çok, değil mi?

Osman Sınav: Evet, daha çok halk beğendi. Ben eleştirilerin çok izlenerek yapıldığına inanmıyorum. Entelektüeller izlemediler. Tanımayan, beni bilmeyen ve çok da televizyon izlemeyenlerden "Ya bunu kim yapıyor, solcular olmaz, ama sağcılar da yapmaz," yorumları duydum.



Soru: Kim yapıyordu peki? Yazarı MHP'liydi...

Osman Sınav: Ömer Abi (Ömer Lütfi Mete) MHP'den adaydı. Geçmişi itibarıyla da Ülkücü kökenli, ama Deli Yürek'in içinden 15 tane de yazar geçti. Provokasyona karşı olmama rağmen, senaryo ekibi içinde bilerek bir provokasyon yarattım: Bir sağ - sol sinerjisi istedim. Buna ihtiyacımız var. Konuşabilirsek, insanlar birbirini eleştirerek açıkça fikirlerini ortaya koyup, bir konsensüs oluşturabilirse bir yere gidebiliriz... 78'de Abdi İpekçi'nin Dev-Yol, Dev-Genç ve Ülkü Ocakları başkanlarıyla üç gün süren bir röportajı vardı. Bundan çok kısa bir süre sonra Abdi İpekçi öldürüldü. Çok dikkatimi çeken, önemsediğim bir şeydi. Bence konuşulması istenmiyordu, diyalog kurulması istenmiyordu.



Soru: 70'lerde politik olarak aktif miydiniz? Nerede duruyordunuz, ne yapıyordunuz?

Osman Sınav: Eylemci bir tarafım yoktu tabii ki. O yıllarda biraz fazlaca kitap okumakla, yayınla falan ilgileniyordum. Bir duruşumuz vardı tabii ki. Çok sıkı solcu arkadaşlarım vardı ama ben Ülkücü tavırlıydım, o çevrenin içindeydim. O yıllar biraz öyle geçti.



Soru: Sonradan törpülendi mi politik duruşunuz?

Osman Sınav: Ben 12 Eylül 1980 sabahı uyandıktan sonra hayatımın en derin uykusunu uyudum. "İhtilal oldu," dediler ve ben kendimi yatağa geri attığımı hatırlıyorum. Ondan sonraki değerlendirmelerde, ilk idamlarla, açıklamalarla gördüm ki birileri bizleri değişik renklerde bir balon gibi üflüyor ve zamanı gelince de patlıyor. 12 Eylül'den sonra siyaset duygusunu yitirdim; politik tavır veya ideolojinin dışına çıkmaya karar verdim. Ondan sonra hiçbir ideolojinin aktif tavrı içinde olmadım, olmamayı da yeğliyorum. Ben sanatla ilgileniyorum ve sanat ideolojinin çok üstünde. 70'lerde sizin için Ülkücülüğün tanımı neydi? "Komünistler bu kış gelecek," diye ona karşı bir tepki miydi? Belki buna inananlar vardı ama ben ve arkadaşlarım böyle fobilere hep gülerdik. Benim için en önemli şey sosyal adalet meselesiydi. Eğitimde fırsat eşitliğinin olması gibi... Artı tabii vatanseverlik. Biz o zamanlar bir dergi çıkartıyorduk ve ben Türkiye'de IMF ile ilgili ilk manşeti atmış adamım. İktisat fakültesinin solcu öğrencileri şaşırmıştı. Büyük Ülkü diye bir dergiydi ve kapağa "Finans Kapital'in son oyunu: IMF" diye yazmıştım. Yıl 78, Ecevit hükümeti vardı.



Soru: Ülkücülük konusunda şimdi daha ılımlı mısınız?

Osman Sınav: Tabii ki, ama doğrusu öyle bir derdim yok. Kaçındığım bir şey de yok. Geçmişte beni Ülkücü yapan ruha şimdi de inanıyorum. Onun kötü bir tarafı yok, ama ben şimdi eskisi gibi bir Ülkücü değilim. Zaten bu çok kısıtlayıcı bir şey olur.



Soru: Aileniz de mi milliyetçiydi?

Osman Sınav: Muhafazakâr bir aile tabii ki. Geleneklere saygılı, Müslüman bir aile. Babam esnaf ama kendi köyümüzde geleneksel olarak imamdı. İmamlığı babadan oğula geçen bir şey. Diyanet'in tayin ettiği değil ama aile köyün camiini yaptırdığı için falan öyle bir gelenek oluşmuş. Amcamın büyük oğlu kısa bir dönem yaptı ve aslında benim yapmam gereken bir şey. Ama ben sinemacı oldum.



Soru: Üniversiteye ne okumak için girmiştiniz?

Osman Sınav: Ortaokul ve lise boyunca sürekli resim çalıştım, üniversitede resim okumak istedim. O yıllarda ülkede makine mühendisliği, mimarlık falan çok önemli. Ailenin de çalışkan çocuklarından biri olduğum için öyle bir şey bekleniyordu. Bir de ailede doktorluk çok önemliydi, çok doktor vardı. Babam şoke oldu resim okumaya gideceğimi söyleyince.



Soru: Sinemacı olmaya karar verdiğinizde ikinci şoku yaşamadı mı?

Osman Sınav: Yaşadı tabii ki, adam benden pek çok şok yaşadı. Şimdi yaptığım işleri izliyor ama hâlâ sinemacı olduğumu içine sindirebilmiş değil. Ama yaptıklarımdan memnun.



Soru: Diğer kardeşleriniz ne oldu?

Osman Sınav: Bir tanesi Gazi Üniversitesi'nde yardımcı doçent, onun küçüğü Columbia Üniversitesi'nde doçent, biri Erzurum'da doçent, en küçüğümüz de eczacı.



Soru: Deli Yürek'le derin devletle olan hesabınızı kapattınız, şimdi de Kurtlar Vadisi'yle mafyaya mı el atıyorsunuz?

Osman Sınav: Benim öyle kimseyle bir hesabım yok. Eğer bu ülkede yaşıyorsam sabah birden bire, hayal etmediğim bir gündeme uyanmak istemiyorum. Bir sürprize uyanmamak için gündemle ilgili fikirlerimi, eleştirilerimi yaptığım işle dile getirmek istiyorum. Bu bir aydın ya da sanatçı sorumluluğu.



Soru: Kurtlar Vadisi'nin adındaki kurt milliyetçi, ülkücü bir çağrışım mı?

Osman Sınav: Biraz Kemal Tahir'in Kurt Kanunu, biraz Attila İlhan'ın Kurtlar Sofrası'ndan etkilendik. O vadi ve puslu havanın içinde yaşamak için biraz kurtluk, doğayla uyumluluk gerekir.



Soru: Kim bu kurtlar peki?

Osman Sınav: İyi kurt da var, kötü kurt da var! Bunun içinde çalıp çırpan, ortalığı dağıtan, bu vadiden geçen, Türkiye'nin kayıt dışı ekonomisini kontrol eden bir mekanizma var. Halkın bildiği, sinemada işlenen ve mafya denen şey kara gözlüklü, kara giysilik dört - beş tane adamın elinde silahlarla ateş etmesi gibi bir şeydir. Halbuki mafyada böyle bir şey yok. Sokakta gördüğümüz, sokağa yansıyan bu tarafı küçük bir bölümüdür. Bu mafyanın tetikçisidir. Asıl mafya, yani gerektiğinde yasa yapan, yaptıran, değiştirten, bakan düşürebilen, gündem değiştiren bir güçten bahsediyoruz. Bu anlamda Kurtlar Vadisi ilk mafya dizisi olacak. Bu mafya tanımını yapan sinema filmi de yok Türkiye'de.



Soru: Bu diziyi sol entelektüeller izler mi acaba?

Osman Sınav: Kendileri bilirler. Bence izlemeleri gerekir ve izlemelerini isterim. Niye izlemediklerini anlayamıyorum zaten. Ben peşin hükümlü, önyargılı insanı sevmiyorum. Önyargıyla hareket etmenin kimseye faydası yok.



Soru: Siz çok büyük bütçeler kullanıyorsunuz. Tutacağının garantisi olduğu ve daha çok para döneceğini düşündüğünüz için çekinmiyor musunuz para harcamaktan?

Osman Sınav: Risk almadan başka yol olmaz. Kendi çıtamı kendim yükseltiyorum ve buna inanıyorum. Bu işi yaparken ülke standardındansa dünya standartlarına gitmeye çalışıyorum. Giderek dünya pazarına açılmak istiyorum. Daha küçük paralarla çalışıp, daha fazla kazanabilirim. Araba patlatacağıma yat alabilirim, ama benim meselem o değil.



Soru: Zengin misiniz?

Osman Sınav: Benim gönlüm zengin! İşinden kazandığını yine işine yatıran biriyim, öyle büyük bir zenginliğim yok. Normal bir hayat yaşıyorum.



Soru: Deli Yürek filminden kâr edebildiniz mi mesela?

Osman Sınav: Zarar ettik. Filmin maliyeti Türkiye seyircisinden dönecek paranın üstünde. Kurtlar Vadisi'nde de mesela ilk bölümün maliyeti herhalde üç-dört bölümün maliyeti kadar bir bütçe olacak.



Soru: Neler var süs olarak öyküye etki edecek?

Osman Sınav: Çok şey var. Mesela önümüzdeki bölümlerde gireceğimiz bir kumarhane meselesi var ve Türkiye'dekilerin hepsi kapalı. Çekmek mümkün değil. Araştırdık, birkaç tane kalmış ama mühürlü. Prosedürü tamamlayıp izin almak da çok uzadığı için bir platoya kumarhane kuruyoruz. Çok ciddi bir maliyet bu. Ayrıca ilk bölüm için bir Jaguar uçurduk, Mercedes taradık. Bir de yat uçurmayı düşünüyoruz, belki denizaltı çekimi yapacağız. Bir de silahlar var, Amerika'dan özel otomatik imitasyonlar getirttik.



Soru: Televizyonda neyin tutacağını nereden kestiriyorsunuz?

Osman Sınav: Bu benim işim (Gülüyor). Biraz sezgilerle ilgili, ama bu biraz da halkın nabzına, kültürüne doğru bakmaktan, içeriden bakmaktan geçiyor. Onu yakaladığımı düşünüyorum ve kendimi yakın hissediyorum. "Halk anlamaz," lafını hep hakaret kabul ettim, tam tersine halk çok iyi anlar. Doğru bir şey yapıyorsanız mutlaka karşılığını görür.



Soru: Ne satıyor: Seks, komedi, silah?

Osman Sınav: Benim öyle bir ölçüm yok. Ben de tamamen yaşama kültürümden, kendi birikimlerimden yola çıkarak yapıyorum işimi. Kafamda oluşturmaya çalıştığım, geçmiş yıllardan beri kalan bir sentez var. Bu toprağın, bu iklimin taşıdığı bir şey. O insanların arasında işler yapmaya çalışıyorum. Çünkü en çok kendinizi tanıyorsunuz. Mesele insana ulaşmaktır, ne satarsa satsın.





Röportaj: Oray Yeğin - Radikal



Foto: Osman Sınav

(04.01.2003)

1 yorum:

tüpçü dedi ki...

youtube yorumu için:

Username: varyedirmez
Password: 198000

olmadıysa şuradan buyur:
http://www.youtube.com/create_account